Karanlık Mod
15-10-2025
Logo
Ders: 3: Kehf Suresi – 27. Ayetin Tefsiri – Kuran’ı Kerim’in Kanunları
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 
Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Salât ve selam güvenilir ve sözünün eri olan Hz. Muhammed (s.a.v.)’e olsun.

Kuran’ı Kerim’i anlama ve ayetleri hakkında düşünmenin zorunluluğu:

Değerli kardeşlerim, Kehf Suresi 27. Ayette Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

﴾ وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَداً (27)  ﴿

[ سورة الكهف ]

 “Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! Onun kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.”  

[ Kehf Suresi: 27 ]

Allah Teala’nın kelamı, sözleri tercih edilen görüşe göre O’nun sünneti, modern tabirle kullarına uyguladığı kanunları, kurallarıdır. Kuran’ı Kerim’i okuduğumuzda onu anlamalı ve üzerinde tedebbür etmeliyiz. Tedebbür Kuran’ı Kerim üzerinde bir çeşit inceleme yapmaktır. Zira Kuran’da emir ayetleri, nehiy ayetleri, vaat ve tehdit ayetleri, cennet ve cehennem ehli ilgili ayetler, geçmişin, bugünün ve geleceğin gayb yani bilinmeyenleri ile ilgili ayetler ve yine geçmiş peygamberlerin kıssaları, helaller, haramlar ve kanunlar vardır. Müminin Kuran okurken bu kanunları keşfetmesi çok güzeldir. Ya da Kuran’ı Kerim’i iki kere okuması çok güzeldir. İlk seferinde ibadet maksatlı okursunuz, ikincisinde ise ayet ayet durup tefekkür edersiniz. 

Allah Azze ve Celle’nin Kanunları:

Şimdi bu ayete gelelim:

وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَداً (27) ﴿

[ سورة الكهف ]

 “Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! Onun kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.”  

[ Kehf Suresi: 27 ]

Bu kelimeler nelerdir? Mesela:

﴾ ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ (52) ﴿

[ سورة يوسف ]

“Yûsuf dedi ki: “Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi.”  

[ Yusuf Suresi: 52 ]

Bu bir kanundur. Yeryüzünde yapılan her hıyanet, her konuda, her zaman ve her yerde gerçekleşen her ihanet Allah Teala tarafından mutlaka ortaya çıkarılmalıdır. 

﴾ كَذَلِكَ حَقَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ (33) ﴿

[ سورة يونس ]

“Böylece günahkârlık batağına saplananlarla ilgili olarak rabbinin verdiği, “Onlar artık iman etmeyecekler!” şeklindeki hüküm gerçekleşti.”  

[ Yunus Suresi: 33 ]

Fasık iman etmez.

﴾ مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (97) ﴿

[ سورة النحل ]

“Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.”  

[ Nahl Suresi: 97 ]

Kanundur…

﴾ وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى (124) ﴿

[ سورة طه ]

 “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” 

[ Taha Suresi: 124 ]

Kanundur…

﴾ سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَاناً وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ (151) ﴿

[ سورة آل عمران ]

 “Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür”  

[ Al-i İmran Suresi: 151 ]

Kanundur…

﴾ وَيُنَجِّي اللَّهُ الَّذِينَ اتَّقَوْا بِمَفَازَتِهِمْ لَا يَمَسُّهُمُ السُّوءُ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (61) ﴿

[ سورة الزمر ]

 “Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.”  

[ Zümer Suresi: 61 ]

Takva sahipleri her zaman kazanır ve kurtuluşa ererler. Bu da kanundur.

﴾ وَذَا النُّونِ إِذْ ذَهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ (87) فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِنِينَ (88) ﴿

[ سورة الأنبياء ]

" Zünnûn’u da (Yûnus) zikret! Hani öfkeli bir halde geçip gitmiş, kendisini asla sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Sonunda karanlıklar içinde, “Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!” diyerek yalvardı. Bunun üzerine duasını kabul ettik ve onu sıkıntıdan kurtardık. İşte biz iman etmiş olanları böyle kurtarırız.” 

[ Enbiya Suresi: 87-88 ]

Kanundur…
Çok fazla ayet vardır. Fakat sizden istenen şudur, Kuran okuduğunuzda bu kanunları bulmanız ve yazmanız da çok güzeldir. Bu çalışmayı, bu tedebbürü yaparsanız elinizde yaratıcının birtakım kanunları oluşur.

﴾ قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ (39) ﴿

[ سورة سبأ ]

“De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onu”n yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”  

[ Sebe Suresi: 39 ]

Kanundur…

﴾إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَى يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلاً (142)﴿ 

[ سورة النساء ]

 “Münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar. Hâlbuki Allah onların oyunlarını kendi başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.”  

[ Nisa Suresi: 142 ]

Her Allah’ı aldatmaya teşebbüs insanın kendisine döner.

﴾ إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَنْ نَكَثَ فَإِنَّمَا يَنْكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا (10) ﴿

[ سورة الفتح ]

“Sana yeminle bağlılık sözü verenler gerçekte bu sözü Allah’a vermiş oluyorlar, Allah’ın eli onların elleri üzerindedir. Bu sebeple kim Allah’a verdiği ahdi bozarsa ancak kendi aleyhine bozmuş olur, Allah’a verdiği sözün gereğini yerine getirene ise Allah yakında büyük ödül verecektir.” 

[ Fetih Suresi: 10 ]

Kanundur. Bu ayetlerden kanunlar çıkarılabilir. Gerçek şu ki, bir formülasyon yapılabilir ama bu da şartlı bir formülasyon olur yani şunu şunu yapan şöyle olur, şartlı bir formülasyon…

﴾ وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْراً أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ وَمَنْ يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُبِيناً (36) ﴿

[ سورة الأحزاب ]

 “Allah ve resulü herhangi bir konuda hüküm verdiklerinde artık mümin bir erkek veya kadın için işlerinde tercih hakları yoktur. Allah’ın ve resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.”  

[ Ahzap Suresi: 36 ]

Yine bir kanun. Şeriatın yani dinin ortaya koyduğu bir konuyu, Allah Azze ve Celle’nin emrettiği ve hüküm verdiği bir meseleyi tartışmaya açtığın zaman artık mümin olamazsın. Yani Allah Teala bir şeyi haram kılmışsa o şey haramdır bu bir kural ve kanundur.

﴾ إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (19) ﴿

[ سورة النور ]

“İnananlar arasında hayâsızlığın yayılmasını arzu eden kimseler var ya; onlar için dünya ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”  

[ Nur Suresi: 19 ]

Bir şey yapmadı, bir şey söylemedi. Sadece iman edenler arasında hayasızlığın yayılmasını istedi. Kendini münafıkların arasına koydu. Konuyu derinleştirmek istemiyorum. Fakat bazı örnekleri zikrettim. Bazı ayetleri okuyup anlayıp özel bir deftere yazmamız, üzerinde düşünmemiz ne kadar güzel olur. Bu kanunlar Allah’ın bizimle olan iletişiminde kullandığı kanunlardır. Allah Azze ve Celle kullarına kanunlara göre muamelede bulunur. Onlara sünnet de diyebiliriz, kanun da diyebiliriz. Kuran ise onlara kelimeler demiştir.

﴾ وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَداً (27)  ﴿

[ سورة الكهف ]

“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! Onun kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.”  

[ Kehf Suresi: 27 ]

Yani kainatın yok olması Allah Teala’nın kanunlarını değiştirmesinden daha kolaydır. Yani Allah buyuruyor ki:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى (124) ﴿

[ سورة طه ]

 “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”  

[ Taha Suresi: 124 ]

Yeryüzünde Hz. Adem’den kıyamete kadar Allah’ı zikretmekten yüz çevirdiği halde mutlu olan bir insan varsa, Kuran Allah’ın kelamı olamaz. Bu imkansızdır. Zengin olabilir ama kalbi ona baskı yapar. Fakirlik kötü bir hayat için şart değildir ki, kişi zengindir, güçlüdür ama mutlu değildir. Kafirin kalbinde hep bir sıkıntı vardır. Zengin de olsa, güçlü de olsa, malı bir ülkenin insanlarına dağıtılacak kadar çok da olsa bu böyledir. Peki nedir bu kanun?

﴾ مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (97) ﴿

[ سورة النحل ]

 "Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.”  

[ Nahl Suresi: 97 ]

Salih amel işleyen ve Allah’a iman eden her mümin her çağda, her kıtada, her zamanda ve mekanda, her zor ya da kolay şartta, savaşta ve barışta güzel bir hayat yaşar.

﴾ وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكاً وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى (124) ﴿

[ سورة طه ]

“Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” 

[ Taha Suresi: 124 ]

Mümin…

﴾ مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (97) ﴿

[ سورة النحل ]

"Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve âhirete yararlı işler yaparsa kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız ve böylelerinin ecirlerini de muhakkak surette yapmış olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.” 

[ Nahl Suresi: 97 ]

Kanun, Allah Subhanehu ve Teala’dan bize kanunları bildirmesini isteriz, o zaman işimiz kolaydır.

﴾ ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ (52) ﴿

[ سورة يوسف ]

“Yûsuf dedi ki: “Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi.” 

[ Yusuf Suresi: 52 ]


İhanetin sonucu rezilliktir:

Binlerce, milyonlarca hikaye var. Bir kişi ihanet üzerine bir plan yapıyor. Allah Azze ve Celle uygun bir zamanda ona mühlet verebilir. Fakat öyle bir zaman gelir ki bu ihanet ortaya çıkar ve kişi rezil olur, düşer. İnsanların anlattığı hikayeleri dinlerseniz bu ayeti doğruladığını görürsünüz. Kişinin ihaneti çok önemsiz bir nedenle ifşa olmuştur. 
Bazı Arap ülkelerinde son kullanma tarihi geçmiş ithal et getirip etiketini değiştiren tüccarlar duydum. Milyonlar kazanıyorlar. Ama bir seferinde işçiler kutuyu değiştirmeyi unutuyorlar ve her şey ortaya çıkıyor. Mısır’da dolandırıcılığa karşı yeni bir yasa çıktı. Birisi Müslümanları dolandırdığı için hapse atıldı. O da bozuk mal getirip etiketini değiştiriyormuş. Bu kişiyi mahvedecek, rezil edecek bir ihanettir. Kişi Allah Teala’yı anlıyorsa ihanetin sonucu rezilliktir. Öyleyse ihanet etmemelidir. 

﴾ ذَلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ (52) ﴿

[ سورة يوسف ]

“Yûsuf dedi ki: “Bu, Aziz’in, yokluğunda ona hainlik etmediğimi ve Allah’ın, hainlerin hilesini başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi.” 

[ Yusuf Suresi: 52 ]

O zaman anlar ki fasık iman etmez.

﴾ كَذَلِكَ حَقَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ (33) ﴿

[ سورة يونس ]

 “Böylece günahkârlık batağına saplananlarla ilgili olarak rabbinin verdiği, “Onlar artık iman etmeyecekler!” şeklindeki hüküm gerçekleşti.”  

[ Yunus Suresi: 33 ]

Yani ayeti okurken şöyle sınıflandırın: Bu emir, bu yasak, bu helal, bu haram, bu vaat, bu tehdit, bu müjde, bu uyarı, bu geçmişin, bu şu anın, bu da geleceğin gaybî bilgisi, bunlar kıyamet manzaraları, bunlar haberi bilgiler, bunlar akli bilgiler ve bunlar da sadece kanunlar…

﴾ وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ وَلَنْ تَجِدَ مِنْ دُونِهِ مُلْتَحَداً (27) ﴿

[ سورة الكهف ]

“Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku! Onun kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Ondan başka bir sığınak da bulamazsın.”  

[ Kehf Suresi: 27 ]

Allah Teala dünya hayatında mümini sağlam sözlerle destekler:

Eğer sizin için olumlu bir kanun varsa, insanların en mutlusu olursunuz. Bu sağlam bir sözdür. Bazen size der ki: Bu konu aracı kabul etmez. Bazen belirli bir kural vardır mesela tıpta filancanın notları vardır, orda aracı olmaz. Bazen üniversitede bir hoca olur kanunlarda buna izin verilmez. Kural zorunluluk ve tutarlılık gerektirir. Kanuna kendinizi uygun görürseniz kendinizi doğru yolda bilirseniz Allah’tan korkarsınız. Vallahi Rabbimiz doğru yolda olanlara güzel bir hayat vaat etmiştir. Bu sabit bir kelamdır. Allah Teala şöyle buyurmadı mı:

﴾ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللَّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ (27) ﴿

[ سورة إبراهيم ]

 “Allah sağlam söze iman edenleri hem dünya hayatında hem de âhirette sağlam tutar; Allah zalimleri de şaşırtır ve Allah dilediğini yapar.”  

[ İbrahim Suresi: 27 ]

Bu sağlam söz… Bazen kişi bir kanun maddesine güvenir ve der ki: “Onu evden çıkaracağım.” Bazen yargıtaydaki bir içtihada güvenir. Bir şeyi katı bulursunuz. Bu kendine güven nereden gelir? Yargıtaydaki içtihattan gelir. Kanun lehinizeyse uygularsınız. Kuran ayeti size uygunsa geliriniz helaldir, Allah size başarıyı vaat etmiştir. Allah Teala’ya isyan etmekten utanırsınız. İkinci bir problem de eğer kanun size uymuyorsa bu çok büyük bir şeydir. Allah’ın emirlerine karşı gelen kişiye Allah Teala yıkım vaat etmiştir. Mesela:

﴾ يَمْحَقُ اللَّهُ الرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ كَفَّارٍ أَثِيمٍ (276) ﴿

[ سورة البقرة ]

“Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez.”  

[ Bakara Suresi: 276 ]

Malı henüz yok olmadıysa bu tehlikeli. Çünkü bu kişi için olumsuz kanun geçerlidir ve Allah Teala onun malını yok edeceğine dair söz verdi. Dolayısıyla iki noktamız var: Kanunu keşfetmek ve şunu sormak: “Ben bu kanunun neresindeyim?”

Allah’ın kendisine kanunları olumlu bir şekilde uyguladığı mutlu kişi:


İki noktamız var: Allah’ın kitabındaki kanunları keşfedin, sonra da kendinizi objektif bir şekilde sorgulayın. Acaba ben hangi kanuna uyuyorum?

﴾إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَى يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلاً(142)﴿ 

[ سورة النساء ]

“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.” 

[ Nisa Suresi: 142 ]

Münafıklar…Ben bu kanunun içeriğine giriyor muyum?

﴾وَمَا مَنَعَهُمْ أَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلَّا أَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَبِرَسُولِهِ وَلَا يَأْتُونَ الصَّلَاةَ إِلَّا وَهُمْ كُسَالَى وَلَا يُنْفِقُونَ إِلَّا وَهُمْ كَارِهُونَ(54)﴿

[ سورة التوبة ]

“Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.” 

[ Tevbe Suresi: 54 ]

Mümine gelince;

﴾ وَلَا عَلَى الَّذِينَ إِذَا مَا أَتَوْكَ لِتَحْمِلَهُمْ قُلْتَ لَا أَجِدُ مَا أَحْمِلُكُمْ عَلَيْهِ تَوَلَّوْا وْا وَأَعْيُنُهُمْ تَفِيضُ مِنَ الدَّمْعِ حَزَناً أَلَّا يَجِدُوا مَا يُنْفِقُونَ(92) ﴿

[ سورة التوبة ]

“Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, senin, “Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum” dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur.” 

[ Tevbe Suresi: 92 ]

Şu kurala bakın: Bir mümin bir şey yapmaktan aciz kalınca acı duyar, ağlar. Ama münafık Allah rızası için kendisinden para alındığında bundan rahatsız olur. Onu aşırı derecede rahatsız olmuş halde görürsün. İnsanın rahatsız olması münafıklık kanunudur. Kişi namaza enerjik bir şekilde kalkıyorsa bu onun imanının delilidir. Ama tembellik ediyorsa, bu da münafıklık alametidir. Bir mümin hayırlı bir şey olduğunda seviniyorsa bu imanına işarettir, yaşanan bir kötülük karşısında seviniyorsa, bu da onun münafıklığına işarettir.
İnsan Allah kelamını ciddiyetle okur, boyutlarıyla onu anlar ve kendini değerlendirir. Okur ve kanunları keşfederiz. Kendimizi bu kanunlar çerçevesinde değerlendiririz. O kanunlar bizimle olumlu bir uyum içindeyse saadet ehlindeniz demektir. Öyleyse:

﴾ إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (13) ﴿

[ سورة الأحقاف ]

“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.” 

[ Ahkaf Suresi: 13 ]

Bu da Rabbimizin kanunlarından biridir.

﴾ قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى (123) ﴿

[ سورة طه ]

“Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir yol gösterici (kitap) gelir de, kim benim yol göstericime uyarsa artık o, ne (dünyada) sapar ne de (ahirette) sıkıntı çeker.”  

[ Taha Suresi: 123 ]

﴾ قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (38) ﴿

[ سورة البقرة ]

“İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol gösterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir” dedik.”  

[ Bakara suresi: 38 ]

Bu bir kanundur. Allah’ın dininin yolundan giden kişi yoldan sapmaz. Acı çekmez. Kaybettiklerinden dolayı pişman olmaz ve gelecekten korkmaz. En güzeli Kuran’ı iki kez okumaktır. Bir kez ibadet maksadıyla, bir kez de tedebbür ve tefekkür maksadıyla… İbadet için okumak mutluluk getirirken tefekkür için okumak çok derin bir okuma olur. Her gün 5 sayfa ibadet maksatlı okuyun ve tefekkür için de günde sadece iki ayet okuyun. Bir ayeti iki kez, üç kez okuyun. Sözleri üzerinde durun, mesela:

﴾ قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ (24) ﴿

[ سورة ص ]

“Dâvûd şöyle dedi: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!” Dâvûd (böyle bir temsil ile) kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi.”

[ Sad Suresi: 24 ]

Aralarında ortaklık ilişkileri bulunanlar kimlerdir? Eşler, arkadaşlar… Her insan bir başkasıyla ortak bir noktada buluşur. 

﴾ قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ (24) ﴿

[ سورة ص ]

“Dâvûd şöyle dedi: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!” Dâvûd (böyle bir temsil ile) kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi.”  

[ Sad Suresi: 24 ]

Bunun anlamı şudur; işte o ortağınızın payını hileyle alırsanız mümin olamazsınız. Ama sınırlarınızda durursanız mümin olursunuz. Merak ediyorum; evlilik düzeyinde, komşuluk, ortaklık, yani herhangi bir paylaşım düzeyinde biri diğerine karşı haddini aşarsa bu, ayeti kerime ile onun iman eksikliğine işaret eder.

﴾ قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ (24) ﴿

[ سورة ص ]

“Dâvûd şöyle dedi: “Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle doğrusu sana karşı haksızlık etmiştir. Zaten aralarında ortaklık ilişkileri bulunanların çoğu birbirine haksızlık ederler; yalnız iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapmakta olanlar böyle değildir; ama onlar da o kadar az ki!” Dâvûd (böyle bir temsil ile) kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine rabbinden kendisini bağışlamasını dileyerek secdeye kapandı ve bütünüyle O’na yöneldi.”  

[ Sad Suresi: 24 ]

Bu müminlerin birbirlerine zulmetmemesi anlamına gelir. Bu bir kanundur. Rabbimizin kanunlarını Kuran’ı Kerim’i okuyarak keşfetmek çok keyifli bir şeydir. Ve çok önemlidir, kendini değerlendirmek ve sorgulamak çok hassas bir iştir. Bir kanun sizin için olumlu ise insanların en mutlusu olursunuz. Bu sabit bir sözdür.

﴾ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ وَيُضِلُّ اللَّهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللَّهُ مَا يَشَاءُ (27) ﴿

[ سورة إبراهيم ]

“Allah sağlam söze iman edenleri hem dünya hayatında hem de âhirette sağlam tutar; Allah zalimleri de şaşırtır ve Allah dilediğini yapar.”  

[ İbrahim Suresi: 27 ]

Bazen kanunda sizin menfaatinize bir şey vardır. Kendinizi mutmain hissedersiniz. Acaba hangisi daha güven vericidir: Uygulayabileceğiniz bir kural mı? Sana derler ki: Vallahi artık boş yer kalmadı. Ya da kabul etmezler ve neden bilmiyoruz. Ya da Kuran ayeti sana uyuyor mu?

﴾ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ (7) ﴿

[ سورة محمد ]

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”  

[ Muhammed Suresi: 7 ]

Bu da kanundur. Aklıma gelenlerin bazılarından bahsettim sadece. Allah’ın dinine yardım et ki O da sana yardım etsin. Bu da bir kuraldır.

Hikmetin başı Allah’tan korkmaktır:


İkinci Kural:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (55)﴿

[ سورة النور ]

﴾ “Allah, içinizden iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan kimselere vaad etti ki, kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da yeryüzünde hâkimiyet verecek, onlar için hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin yerleşip yayılmasını sağlayacak, şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir; çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk etmektedirler. Bütün bunlardan sonra kim inkâra saparsa yoldan çıkmış kimseler işte bunlardır.” ﴿

[ Nur Suresi: 55 ]


Hakimiyet verme kanunu:

﴾ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (55) ﴿

[ سورة النور ]

 “Allah, içinizden iman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapan kimselere vaad etti ki, kendilerinden öncekilere verdiği gibi onlara da yeryüzünde hâkimiyet verecek, onlar için hoşnutluğuna vesile kıldığı dinlerinin yerleşip yayılmasını sağlayacak, şu andaki korkularını güvenliğe çevirecektir; çünkü onlar bana hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk etmektedirler. Bütün bunlardan sonra kim inkâra saparsa yoldan çıkmış kimseler işte bunlardır.”  

[ Nur Suresi: 55 ]


Bu bir kanundur.
Değerli kardeşlerim, bir şeyi kendisi keşfettiğinde mutlu olur. Şimdi modern teoride öğretme yoktur, öğrencinin kendi öğrenmesi vardır. Biri okur, her gün bir veya iki sayfa okuduğunda düşünür, tefekkür eder ve kuralları keşfeder. Onları defterine yazar. Defalarca okur. Onlarla hem hal olur. Tüm boyutlarıyla anlamaya çalışır. İşte o zaman da korkarak uygulamaya başlar. Korkunun sebeplerinden biri şirktir.

سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِينَ (151) ﴿

[ سورة آل عمران ]

Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür” 

[ Al-i İmran Suresi: 151 ]


Bir diğer sebebi de Allah’ı tanımaktır. Hikmetin başı Allah’tan korkmaktır. Korkunun hangi tür olduğuna bir bak, Allah’ı tanımak mı yoksa şirk mi? Allah’ı tanıyan O’ndan çok korkar. Çünkü adaletini bilir. O’na ortak koşan da O’ndan korkar.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

Metni indir

نص الدعاة

Mevcut Diller

Resmi Gizle

   

İlgili Konular